30 Aralık 2009 Çarşamba

Yeni Yılımız Kutlu Olsun

Şöyle dönüp bir baktığımızda Milenyumun ilk on yılını devirmiş oluyoruz ...Ne umutlarla girmiştik oysa milenyuma sanki çok farklı şeyler olacakmış gibi umutlanmıştık ...Bu on sene benim ve ailem için zor geçti sanki önemli bir sınav verdik kendimizce hepimiz...

Gerçi bir çok şeyi fark ettik ancak zorlu bir parkuru tamamladık ...Büyüdük olgunlaştık sevdiklerimizi daha çok sevdik sevmediklerimizi hayatımızdan çıkarmaya çalışıyoruz ,büyük bir bölümü gitti ...En önemlisi hayata daha sakin ve huzur dolu gözlerle bakabiliyoruz...

Bu sene ikinci yarısından beri sanki daha iyi günler yaşar olduk ...Kendi gücümüzün farkına vardık ve hayata bakışımızla birlikte hayatımızda değişiyor ...

Bundan sonra hayatımızdaki yeni hedeflerimize doğru yol almalıyız ...Bu gün oturup yeni hedefler belirlemeliyim ...En önemliside kendi farkındalıklarım oldu ...Artık daha sakin ve dinginim ...Buda çevreme yansıyor ve kendime olumlu şeyler çekmeme neden oluyor en önemliside artık varsayım üretmemeye çalışıyorum ...Herşeyin mutlaka birnedeni vardır diyiyorum...

Buradan herkesin yeni yılını kutluyorum aydınlık ve güzel günlere...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Bu aralar çok hamaratım

Bu aralar bihamaratım sormayın gitsin habire yeni tatlar deniyorum ...Ayrıca dikiş dikiyorum kendime yeni ciciler diktim ...Tabi zorunlu olarak kendim için birşeyler bakıp bulamyınca zorunlu dikiş günleri başladı...

Kendime ince triko kumaşlardan iki tünik diktim çok hoş oldular ...Metresini 10liraya aldım bir siyah birde kırmızı ...Bana 1.10cm den çıktılar yarasa kol diktim hem kolay hem şık ...Kendim için birşeyler almaya gittiğimdeki sonuç hep böyle oluyor yada eve gelip tadilat yapmak zorunda kalıyorum sanki kollar dev gibi beden dar bana göre hiç birşey yok deyip eve geliyorum ...Birazda farklı şeyler aramamdanda kaynaklanıyor ama biz kilolular için sanki hep tektip şeyler var ...Yaşalnınca bile giyinmeyeceğim şeyleri çıkarıyorlar ...
Benim garip bir huyum vardır yeni şeyleri hemen kabul edip giyinemem ...Bu diktiklerimede biraz gözüm alışmalıki öyle beğenerek giyinmem lazım ...Bende dolabın kapağına asıyorum gözüm alışıncaya kadar orada duruyorlar bir sürede nereye gidersem gideyim onları giymeye gayret ediyorum ...

Dün ağacımın evdeki süslerinide buldum onları yerleştirip ışıklarını takacağım ...Bu sene dileklerimide ağaca asmayı düşünüyorum...Bu dilek meselesi aslında insanın kendine hedefler koymasına neden oluyor fark ettirmeden bekliyorsunuz ...

Dün insanlara ne yaparsanız yapın kendi istemedikçe mutlu olmayacağını gördüm ve kendi beklentilerimi kendime yöneltmemin beni mutlu eden şeyler olduğunu gördüm ...Başkalarının sizi mutlu etmesini beklemek hayal kırıklıklarına neden oluyor ...Kendinizi mutlu etmek istemeniz hayata daha güçlü bakmanıza yardım ediyor...

Artık dış etkenler beni üzemiyor ve tepkilerim sakin ne istediğini bilen bir kişinin tepkileri olduğu için insanlara yaklaşımımda daha sakin ve pozitif oluyor kendim değiştiğim için çevremde değişiyor...

Bu yıl bana kendi iç huzurumu verdiği için 2009 seviyorum ...

26 Aralık 2009 Cumartesi

Güzel Bir Günün Ardından

Dün güzel bir gündü benim için sabahtan başladık doğu günümü kutlamaya çocuklarımla güzel bir kahvaltı yaptık nefis sobet eşliğinde...Sabah Faces'e girip sevdiklerimin sevgi dolu sözleri beni ne çok duygulandırdı sevinç göz yaşları döktüm...

Daha sonra sevdiklerimden gelen kutlama telefonlarım oldu güzel bir günündü ...Kendime hediye olarak bir tünik diktim ...Akşam eşimin aldığı pastayı yedik iyi dilekler eşliğinde ...Ne güzel bir duygudur insanın sevdikleri ile güzel anlar paylaşması...Sımsıcacık sarıpsarmalayan anlar ...En son ben yatmadan yakınlardaki bir düğünden havai fişek gösterisi ile final ...Geçen senede aynı şey olmuştu ...Bu aralar pek düğün olmadığı halde bana denk geldi...

Dün iki canımı gözüm hep aradı sanaldı belki dostluğumuz ancak ben onları çok sevdim ...Belki benim bloğu okuyorlardır ...Lütfen beni kendinizden haberdar edin sizi özledim ...Aysun ve Şule canlarım Facesdede gözlerim sizi arıyor ...

Bu gün sabah su sesleri ile uyandık apartmanı su basmıştı ...Askinin bağladığı su borusu patlamış şakır şakır akıyordu ...Adamlar gelip yeniden bağladılar tamda eşimin yöneticiliği devredeceği zamana denk geldi...







25 Aralık 2009 Cuma

Bu Gün Benim Doğum Günüm


Yaşlanıyorum diye hiç üzülmedim hatta bu 40lı yaşları sevdim bile ben ...
Belkide kendim olduğum içindir bilmiyorum ...Hani kadınlar üzülür bu yaşlara geldiklerinde genç kız havasına girerler ya belkide genç kızken bile öyle şeyler giyinmemişlerdir ...Bendede tam tersi oldu bu yaşları sevgiyle kabul ettim ve gerçekten ne istiyorsam onu yapıyorum bu yüzden olsa gerek...

Bu gün Facese girip gelen kutlama mesajlarını okuduğum da yüzümde güller açtı herbirinin sımsıcacık mesajlarındaki içtenlik beni çok mutlu etti iyiki hepsini tanıyorum ve iyiki benim sevdiklerim ...

Kutlamaya canım kızım Gamzenin (namı değer saycorox )sun kocaman gülümseyen tebesümü ile başladım ...Muhteşemdi ya iyiki varsın canım kuzum seni seviyorum...

Benim doğum günlerim hep özel olmuşlardır ,hep kutlanırlar ...Ben küçükken doğum günümü unuttukları bir yıl canım babam işten gelmemişti ve ben üzgün bir şekilde dışarıyı seyrediyordum vakitte epey geç olmuştu ...Dışararda kar kıyamet artık araba bile geçmiyordu yoldan ...Karlara bata çıka birinin geldiğini gördük gelen babamdı ...Osman Nuriye gidip bana pasta almış yollar kar nedeniyle kapalı olduğu için yürüyerek gidip gelmiş ve gecikmiş elindeki yaş pastayı görünce çok mutlu olmuştum
Canım babam ya beni hep özel hissetirmiştir hayatım boyunca kendimi prenses gibi hissettirdiğin için sana sonsuz teşşekür ederim...
Bir yılda doğum günüm kurban bayramına geldi annem hamile ve benim doğum günümde bana dünyanın en güzel hediyesini verdi...Minik bir can canım Kız kardeşimi ne güzeldi kızkardeşimle aynı gün doğmuştuk 11 sene arayla...

Ben büyüdükçe kutlamalarımı kendim yapar oldum hazırlandım sevdiklerimle güzel sofralarda birlikte oldum ...

Artık sevdiklerim benim için sofralar hazırlıyorlar ...Biliyorlar bu huysuz kadının neler sevdiğini ve hazırlıyorlar sevdiklerimi...
Ben hayatım boyunca hep kendim olmak kendi tarzımı yaratmak için uğraşmışım ve gerçekten kendimce bir marka oldum ...Bir ara çevremdeki anneler beni örnek gösteriyorlardı çocuklarına ...Bir çok kişi ne giydiğime nasıl yediğime dikkat eder olmuştu ...Kendimce yaptığım herşeye dikkat ediliyordu...

Bu durum biraz sorumluluk getirsede güzel bir duygu ...Bende hepsini sevgiyle kabul ediyorum...
Hayatımın kırklı yaşalrını sevdim ben güzel geçiyor vesselam...

24 Aralık 2009 Perşembe

23 Aralık 2009 Çarşamba

Günaydın Günlük

Günaydın puslu bir Ankara sabahında kalkıp bloğları dolaştım içim sımsıcak oldu birden ...Ne güzel insanlar ne çok duygu ve paylaşım karşılıksız nice sevgi ...Hala umut vaadediyor yaşam...Mesela fokla balık fok bir Türk kızı balık bir japon ne hoş bir yaşamları var japonyada bayıldım ...
Hep gitmeyi istemişimdir japonyaya ...Hani hep derler ya nereye gitmek istersindiye? Ben 20yaşalarımdan beri japonya demişimdir ...Onların kültürleri sadeliklerindeki incelik zariflikleri hayat felsefeleri hep hoşuma gitmiştir ...

Sonra cafe fernando mütiş bir genç bayıldım ...bir ekeğin hemde genç bir erkeğin bu kadar başarılı yemekler yapması hayat görüşü ve yaşam tarzı çok hoş hala gençlerden ümitli olmam gerektiğini gösterdi teşşekürler...

Sonra nane limon'dan öğrendiğim dulce de leche tarifini denenmem benimkinin onun ki kadar koyu olmaması ancak tadı mükemel oldu caramionun ortasındaki hayran olduğum sıvı gibi ...Bu arada caramioyu ısırarak yiyenlere gıcık oluyorum o damağa yapıştırılıp eritilerek yenir...
Dün kendimi 16-20 yaş arasındaki kendim gibi hissettim ne çok zaman geçmişti aradan böyle hissetmeyeli ancak çok iyi geldi ...Kendince tatları ve yaşam dokuları olan insanlara bayılıyorum ...Bu arada teknolojiyede iyiden iyiye ısınmaya başladım yakında yeni şeyler öğrenip yenilikler yapabilirim...

Yemek blogları yeniden beni yeni tatlar denemeye yöneltti ...bir zamanlar ne çok şey deneyip sonra kendi tatlarımızı yartıp kalıplaşmışım meğer ...Uzun süredir değişik bir şey denemiyordum hayatımda herşey bildiğim kıvamda gidiyordu ...Artık değişim zamanı gelmiş ve ben yeni tatlara daha açığım herhalde ...

Üstümde ağır bir birikmişlik var sanki bunu atıp yeni başlangıçlar yapmalıyım ...Her konuda yenilik yapmalıyım sıradanlıklardan uzaklaşmalıyım...Bu sıradanlık hiç bana göre bir duygu değil...

Bu ara parfümün dansı diye bir kitap okuyorum biraz ağır gidiyor ama güzel ...Ben kokusunu sevmediğim hiç bir şeyi yiyemem ve içemem ...Bakalım kitap nasıl bitecek ...

21 Aralık 2009 Pazartesi

Günaydın Günlüğüm

Bu gün erkenden kalıp yine blog turu yaptım yeni dostlar edindim kendime henüz alışamadım bloğ dünyasına ancak bunu da aşarım zamanla ...Başka insanların yaşantısına kendi pencerelerinden bakmak çok hoşuma gitti ...Ne okurlar ,ne yerler ,nerelerde nasıl gezerler ilginç fikirleri neler gibi şeylere dikkat ettim seçerken ...

Bende kendimce yaptıklarımı yazıyorum mesela bu gün gezerken okuduğum kitapları listelemem gerektiğini gördüm benim içinde güzel bir arşiv olur ...

Bu yıl benim için güzel geçti iyi başladı ve iyi bitiyor ...İlk önce oğlum beni mutlu etmişti canım ya kendisi A.Ü. Kimya 1 öğrencisi idi ve yüksek onur öğrencisi olmuştu ...Daha sonra ikizlerin bebek müjdesini almıştık ...temmuz sonunda eşim yeni bir işe başaldı ...Kızımın açık öğretimde sosyal hizmetler uzamnlığını kazanması ve mutlu son ikizlerin doğumu...

Şöyle bir baktığımda kendim için birşey yapmamış gibi görünsemde aslında çok şey başardım kendimle ilgili içimi boşaltmayı henüz bitiremesemde iç huzurumu yakaladım ve mutluyum...
Artık hedeflerim var kendimce isteklerim var ...Bunlarla ilgili hayaller kura biliyorum artık ...Gitmek istediğim yerler var, okumak istediğim kitaplar var ,denemek istediğim tatlar var ,dikmek istediğim dikişler var ,örmek istediğim örgülerim bile belli...

Artık ne istediğini bilen bir ben var ne güzel bir başarıdır bu...

20 Aralık 2009 Pazar

SİMURG

"SIMURG EFSANESİ
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) :
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
farsça 'si', 'otuz' demektir.
...murg' ise 'kuş'...


'30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır..."


Çok güzel bir efsanedir simurg ben hep kendi ülkemin halkına benzetirim bu efsaneyi kaç kere yok olup küllerinden yeniden doğmuştur ...Taa orta Asya'dan gelip kaç devlet kurmuşlardır ...Bizler yok olup veya yok olmanın eşiğine gelip yeniden kurtulmaktan bir vazgeçe bilsek bu dejavuyu bitirip sağlam güçlü olabilsek işte bütün mesele bu ...

Bizler bireyler olarak bunu başarırsak zannediyorum toplumda bunu başaracak ve güçlü olacağız ...Yıllardır kendimi anka kuşuna benzetip yeniden yeniden çok doğmuştum ...Ancak artık kendimin farkına vardığım için yeni farkındalıklarımla kuruyorum hayatımı ...

Bu efsaneyi ilk duyduğumda bana simyacıyı hatırlattı simyacıdada dönüp dolaşıp kendi içinde bulmuştu hazineyi...


19 Aralık 2009 Cumartesi

Günaydın Günlüğüm

Bu gün yine sabahın huzuruna uyandım oturdum pc başına blogları gezindim ...Bu aralar yemek bloglarına takıldım ne hoş şeyler yapmışlar bir çoğunu ekledim iyi fikirler var ...Ne güzel paylaşımlarda bulunulmuş ...Bir çoğunu deneyeceğim...

bu sabh kahvaltıya birşeyler yapmak istiyorum ancak henüz karar veremedim eskiden pazar kahvaltılarımız çok özenli olurdu hatta bir ara brunch tadında ouyordu uzun sohbetlerle geçiyordu ...Babaanne bizimle kalmaya başladıktan sonra hepimizi huzursuz ettiği için artık ara sıra birlikte kahvaltı yapar olduk ...Ne çok şeyi değiştiriyor bir başka hayatın sizin hayatınıza girmesi...

Eşim kalktı mutfakta çay suyu koyuyor ...Bu gerçekten inanılmaz bir olay yıllarca beklemiştim hazır bir kahvaltı sofrasına oturmayı ancak hep ben hazırlamıştım...

Hayatıma bakış açım değiştiğinden beri ben kendimle uğraşmayı şeçtiğimden beri yani çevremdeki kişilerde değiştiler ...Ben onları oldukları gibi kabul etmeye başladım değiştirmeye çalışmaktan onlardan beklentiler içinde olmaktan vazgeçtiğimden beri daha uyum içindeyiz ...Kendileri oldukları için daha çok seviyorum onları ...Ne giyindiklerinden ne yediklerine dikkat etmekten çok ne konuştuklarına dikkat ediyorum artık çevremi daha çok dinliyorum bu yüzden onları daha iyi anlaya biliyorum ...Hepsini çok seviyorum...İyiki varlar ve benim hayatımdalar...

18 Aralık 2009 Cuma

Günaydın Günlüğüm

Sabaları erken kalkıp huzurla güne başlamak gibisi yok ...Evdeki herkes için kör sabah benim için vazgeçilmez saatler...Sabah ritüellerimi yapıyorum şükürlerim koruma kalkanlarım ,sevdiklerime minnetle doluyor kalbim ...

Bu sıralar hayır deme çalışmalarına başladım önceliği kendime vermeliyim yine ...Bencillikle karıştırılmasın sakın ...okuduğum bir yazıyı burada paylaşmak istiyorum .
HAYAT
Hayat kimi sevdiğinve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven,mutluluk,şevkattir,
Arkadaşlarına destek olmakve neferetin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat,kıskançlığı yenme,önemsenmeyiöğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ,ne demek istediğindir.
İnsanların sahip oldukları değil,kendileri oldukları gibi görmektir.
Herşeyden önemlisi hayatı başkalarının hayatını olumluyönde etkilemek için kullanmayı seçmektir...
İşte hayat bu seçimlerden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyendir,daha acizi ise dost kaybedendir....
CHARLES EGUONE

Ara sıra beğendiğim yazıları eski usul defterime yazarım ...Bir yere giderkende defter yanımda olur açıp okurum ...Gittiğim yerlerde ilgiç bulduğum şeyleri de yazarım ...Bu gün açtığım sayfada bu yazı vardı ...
Bu aralar yine benim doğaya açılıma zamanım geldi sanki bir sürü negatif enerji beni sarıp sarmalamış gibi...Şöyle bir toprağa ayaklarımı basıp gözümüde doğanın renleri ile doldurmalıyım... ben buna doğalanmalıyım diyorum zaman zaman olurum böyle kimi zaman gözüm su görmek ister kimi zaman yeşil hasreti çekerim ...Bu ara ikisini birden istiyorum ...
Bu soğuk Ankara havasında nereden bulacaksın öyle bir yeri ama bellimi olur...

Ne çok şey istiyorum Elbete şarkısındaki gibi kırlık bir alanda bütün sevdiklerimle birlikte olmayı ...Belki biz çocuken pikniklere giderdik her hafta ona özlem duyuyorum ...Bütün aile toplanır giderdik neredeyse...Her yaştan her boydan insan olurdu çocukluğumun pikniklerinde ...Sevgiyle neşeyle geçerdi piknikler...Artık sabah kahvaltılarını seviyorum ben kimsecikler olmuyor ...Biz sesiz kendi halimizde kahvaltımızı ediyoruz daha sonra piknikçiler gelmeye mangal kokuları dolmaya başlayınca eve dönüyoruz...





Mevlanayı anma törenlerini görünce bir gün mutlaka gideceğim diyorum...o maneviyatı yaşamak çok güzel bir duygu ...Mevlana öğretisi ile dünyaca tanınan bir kişi ve ne çok kişiye etki etmiştir ...Bende kendi hayatımda onun öğretilerini yaşamay çalışıyorum ancak daha çok hamım ,çok pişmem gerek ...

Bir gün konyaya mutlaka gidip mevlanayı ziyaret edeceğim lütfen en kısa zamanda olsun...

17 Aralık 2009 Perşembe

Puslu bir Ankara gününde

Bu gün yine kalktım sabahın köründe kapalıydı Ankarada hava ...Ancak güzel başladım güne şükrederek kalktım yataktan ...Akşamdan kuzumun bana doldurduğu yeni Candan Erçetin yeni albümü kulağımda yine süper olmuş içimi deşiyor ...Mütiş bir kadın ve özel bir yorumcu ...

Dün kuzularıma gittim 40ları çıktı onları yıkadım çok güzeller ya insan koklamaya doyamıyor...

Bu gün evimdeyim kendime bir sürü kumaş aldım onlara model bulup dikmem lazım ...Ben kendime göre birşeyler bulmakta zorluk çektikçe dikiş dikmeyi bırakamayacağım anlaşılan ...Sanki herkes çok zayıfmış gibi kıyafetler hep küçük olanlarda benim tarzım değil ...
Zaten kendi diktiklerimde daha çok rahat ediyorum...

Dikiş günleri yeniden başladı ...Kıyafetlerle başlayalım kendimle uğraşmaya ...Kendimle ilgili çalışmalar yapmıyorum araştırma ve öğrenme aşamasına girdim yine...Ortalıkta acayip bir bilgi kirlliği var insan kendine ve mantığa uygun olanı şeçmekte zorlanıyor ancak R.Şanalın iyi bir rehber olmanın şartlarını okuduğumdan beri kendime rehber edindiğim kişileri inceler oldum neredelermiş nerye gelmişler ...
Sadece fiziksel özellikler değil önemli olan kendinde ne başarmış buna daha çok önem veriyorum satır aralarını iyi okumaya onlar hakkındaki karşı görüşleri değerlendiriyorum buda kişi hakkında ne çok ip ucu veriyor aslında ...

Ben kendimde olan hatalarımı kendi içimde kabullenip budavranışlarım üstünde çalışmalar yapıyorum...Henüz bir arpa boyu yol aldım ancak hayatımdaki fazlalıklardan kurtuldum böylece...

Birde bu aralar kızılderililere ilgi duymaya başladım çok özel insanlar yaşamları öğretileri çok güzel ...En çokta dinleme konusundaki tavırları beni çok etkiledi ...Bende susup karşımdakini dinlemeye başladım songünlerde neçok ses varmış duymadığım ...Ne çok gürültü kirliği ne çok gereksiz konuşma onları duymuşum şimdiye kadar ancak ne güzel seslerde varmış bütün bu kirliliğin içinde artık varsayım üretmediğim içinde güzelsesleri duyar oldum ...Hayatı hangi gözle görürseniz hayata size o yüzünü göseriyor...

.


15 Aralık 2009 Salı

Hayatıma Yeni Bir Düzen Lazım


Bu aralar başkalrı için koşuşturmaktan kendim için birşeyler yapamaz hale geldim ... Zaman geçiyor ve ben hep başkaları için koşuşturuyorum ...Hayır deme zamanım yine geldi anlaşılan ...Nedense herkesin bana ihtiyacı var...Sanki ben olmazsam olmazmış gibi...

Annem bakıccının izin günü bana göere ayarlar ,kardeşim çocuklara yardım bekler ,evde yapılması gereken işler beni bekler bu listeede uzar gider ...

Biraz hayır diye bilmeli arkadaşlarımla buluşmalıyım ...Ne çok özledim sevdiklerimi ne güzel dostluklar yaşadık ...Bu arada hayata en cimri olduğum konu dosat kavramı ...Herkesle tanışa bilirim seve bilirim konuşa bilirim arkadaşta olabilirim ancak dost olmak zaman alır herkese dostum diyemem ...Ancak azımsanamayacak kadarda dostum vardır bu kadar cimri olmama rağmen ...Arkamı hiç kollamadan döne bileceğim koşulsuz sevdiğim...Ne güzel insanlardır kendileri sevgi saygı hoş görülüdür genci yaşlısı ...Gözleri sevgiyle bakar içlerindekileri yansıtır yüzleri...Kendilerini incitmiş insanlar için kötülük düşünmezler...OFfffffffffff ya ben çok özlemişim hepsini en kısa zamanda görüzşmek istiyorum hepsiyle...


Dün kuzularıma gittim ay çok güzeller ya bu arada yaşantımdaki en güzel iki minik kendileri...Her gördüğümde yeniden aşık oluyorum onlara ...Gün güne büyüyorlar ...Artık biliyorum Mert beni çok iyi seçebiliyor ...Alp'de uykudan gözünü açamıyor bile...



Kalp çakrama çok iyi geliyorlar sanki kırıkları onarıyorlar yeniden minik bir canı sevmek bana çok iyi geliyor ...Koşulsuz sevmek mütiş bir duyğu ...
Dün onlar için hazırladıklarımın resimlerini çektim ...Bu gün buradan sergilerim ...Çok fazala örgü yapmadık gerektikçe öreriz diye ördüklerim küçük gelmeye başlamış bile uzata bileceklerimi uzatacağım...

13 Aralık 2009 Pazar

Güzel Bir Pazar




Dün güzel bir pazar geçirdik uzun süredir eşimle birlikte birşeyler yapmıyorduk ...Dün bir hasta ziyaretinden sonra birlikte yemek yedik hava yağmurlu olduğu için bir alış -veriş merkezinde gezinti yaptık ...Eskiden ne çok isterdim kocaman çarşılar olsun sabah girip akşam çıkayım diye ancak artık çok hoşlanmıyorum özelliklede kendime göre giyisi bulamadığım zamanlar...
Ancak D&R girdiğimizde çok mutlu oldum ...Mütiş bir yer benim için sanki buday ambarına düşmüştüm ... Kitapların kokusu ve dokuları bile beni mutlu etmeye yetiyor ...Derin derin içime çektim yalnız kitaplar el yakmaya devam ediyor kitap alamdan çıktım olsun yinede güzeldi...Eşimle birlikte kitapçıda olmak bile çok farklı bir duyguydu ...Kendisi pek okumaz ancak o bile benim coşkuma ortak oldu...Gırgır dergisi alıp çıktık eskiden pazarların vazgeçilmezi idi...

Eve geldik yorugun ancak huzurlu bir günün ardından güzel bir uyku ile kendime geldim Gamze'yle akşam kahvelerimizi içip fallarımıza baktık ...Daha sonra yeni bir kitaba başladım parfümün dansı diye ..
Bu aralar Aydın Boysan okuyordum ancak sıkıldım ...Ben Aydın Boysanı dinlediğim de seviyorum mütiş bir insan onunla aynı dönemde yaşamak çok hoş bir duygu ...



11 Aralık 2009 Cuma

Doğum Günüm Yaklaşırken

Ben hep hatırlatırım doğum günümü kimsenin unutmasına izin vermem...Sanki unutulmuşluk hissi yaşamaktan korkarım hep ...Bazen sevgi arsızlığı yaparım ...Şunuda isterim bunuda isterim habire...Genelde kendim hazırlarım kutlamalrımı ancak canım Gamzem bana süprizler yapıyor...

Bir keresinde minik kurabiyelerden iyiki doğdun anne yazmıştı gece kalkıp yapmış ve sabah çok duygulanmıştım...Sonra pastalar ve yemekle beni mutlu hissettirmişti ...

Canım oğlumda bana kitap alır genellikle en sevdiklerimden ...

Biz önemli günleri birlikte kutlarız genellikle ...Güzel bir sofrada hep birlikte yenen bir yemek ve ardından pasta ...Önemli olan birlikte ve sevgiyle yapılmasıdır ...Eşimin hakkını yemeyelim ne çok çiçek ve parfümle gelmiştir yıllarca...

Bu ara bizde önce benim doğum günüm sonra yılbaşı ve daha sonra evlilik yıl dönümü daha sonra şubata gamzenin doğum günü kutlama dönemi diyorum ben ...

Kışın soğunu bizim sevgimizin sıcağı eritiyor...

Hep isterim sevdiklerimle büyük kocaman sofralarda bir arada olayı ve bu hayalim gitgide gereçlşeiyor ...Güzel sohbetlerin olduğu dostlukların pekiştiği sofralar kuruyorum bu aralar ve dostlarla bir araya geliyorum ...

Hatta şımarıklık yaptık dışarda buluşuyoruzki kimse yorulmasın diye ... yakında paylaşırım...

Osmanlı Mutfağı Denemelerim



Bu aralar Sertab'ın bu şarkısı dilime dolandı çok hoş bir şarkı olmuş ...

En çok sevdiğim bölümü o zor günler solan günler eskidendi geçti geçti kısmı beni çok etkiledi...
Benimde hayatımdaki solan günlerim geçti geçti...Kendimle ve çevremle artık ne yapmam gerektiğini biliyorum benin kararlı halimde artık insanların bana bakışlarını değiştirdi...Kendi hedeflerime doğru emin adımlarla ilerliyorum ...



Bu aralar evdekilere Osmalı yemekleri yaparak işkence ediyorum ...Hani yemekteyizde insanlar Osmanlı yemekleri deyip duruyorlardı ya hadi deneyelim dedim ve başladım yapmaya ...İlkönce terbiyeli ıspanak kökü ile başladım işe ...daha önce terbiyesiz yapmıştım güzel olmuştu terbiyelisini sadece ben yedim ...



Sonra ayvalı saray yahnisine geldi sıra dünde onu denedim tam bir felaket oldu aslında güzel ancak şimdiki bizlerin damak tadına hiç uymuyor ..güzel desem diyemiyorum ama kötüde değil ...Ancak pek denenmesi tavsiye olunmaz...

Neyse ben en iyisi pazar günü güzel bir Kayseri yemeği olan yağlamayı yapayımda gönüllerini alayım...

Birden aklıma ilk evlendiğimiz yıllarda dünya mutfaklarını denediğim kobay olarak üstünde denediğim eşim geldi canım ya hiç ses çıkarmadan yemişti ...Ancak içlerinden eleyerek kendi mutfağımızı oluşturmuştuk ...

Bizim ikimizin ailesindede karnıbahar yenmezken biz herşeyi deneyerek kendi lezzetimizi bulduk şimdi severek yiyiyoruz...

9 Aralık 2009 Çarşamba

Dünden Bu Güne




Dünden bu güne dediğimde kendimle ilgili ne çok şey aşmışım artık bariz bir şekilde görebiliyorum...Ben her konuda bilgi sahibi olmaktan çok hoşlanırım ancak hayatıma uyguladıklarımda her daldan gitmem ...Öğrenmek sınırsız bir denizdir ancak bilmekle uygulamak arasında büyük farklar vardır ...Bildiğim bir çok şeyin tamamını hayatıma geçiremedim hala deneme aşamasında olduğum şeyler var ...

Bir konuya girip denemeye başladığımda sonuna kadar gidiyorum ...En sonartık öğrenecek bir şeyim klamayınca yeni bir şey daha deneyimlemeye geçiyorum ...Buda ilgilendiğim konuda başarılı olmamı sağlıyor...

EFT de bunlardan biri başka bir çok teknik okudum ancak EFT üstünde deneyimler yaptım ...Başka teknikleri karıştırmadan ...Mesele peat tekniği EFT ile bir birlerine çok yakın teknikler olmasına rağmen ben sadece EFT konusu ile ilgilendim ...Bu konuda kendimle çok çalışmalar yaptım...Buda beni EFT yi iyice öğrenmiş hale getirdi ...Artık PEAT tekniğini daha iyi kavraya bileceğime inanıyorum...Peat konusu daha derin daha kapsamlı bir çalışma gerektiriyor ...
Mesela EFT de ben alerjilerim üstünde çalışmalra yaptım ve başarı elde ettim ...Peatla bunun kökenine inip geçmiş atalarımızdan gelen bölümü ile ilgilene biliyorsunuz ...Bu biraz zaman alacak ancak olsun ...Şimdi sıradaki teknik peat ...

Bu ara üstünde çalıştığım EFT yaptığım çalışmayı bitirdim ...Işık Elçinin Rehber rüyalar kitabını okuyan kızımın etkisinde kalarak gördüğüm bir rüya beni uyarmıştı ve bu çalışmayı yapmıştım ...Hayatımda aklımdan silmek istediğim bir dönemdi üstünü çok derin kapatmışım ...Her nekadar kapatırsam kapatayım acısı içimde çok taze imiş ve çalışmam uzun sürdü ...Sanki hava almamı zorlaştıran üstümdeki filler gittiler ve ben şu ara kendimi çok yorgun hissediyorum ...

Bu çalışma beni acıttı ancak şu ara kendimi sarıp sarmalıyorum nekahat dönemindeyim ...Kendimle yüzleşmelerim bittiğinde ne çok şey başarmış olacağım...

Bazılarınız düşüne bilir eğer bu kadar zorlanıyorsanız neden yapıyorsunuz diye ?Ancak kendi içimizdeki kapıları açamazsak hayatımızda yaşadığımız olaylar sanki yerler ve kişiler değişiyor sürekli tekrarlar oluyor ...
Mesela aile ile ilgili sorunlarımızı aşamamışsak ilerde kuracağımız ailelerdede aynı sorunları yaşıyoruz...Diyelimki babamızla veya annemizile ilgili sorun yaşıyorsak evlendiğimizde eşlerimizle de sorunlar yaşıyoruz...

Kendimizi özgür bırakalım ve kendi iç barışımızı bulalım...

İkizlerle İlgili Küçük Tüyolar

Bende dün kuzucuklarımı doyasıya sevdim ...


İkiz büyütmek gerçekten zor bir durum ...Anne baba
bitmiş durumdalar ben gidince çocukları bana verip kendilerinin yapmaları gereken ne kadar iş varsa onu yaptılar bir sürü yemeği pişmeye hazır hale getirdik...Dolaplar yerleşti alış-veriş yapıldı ...Haftaya babanın izni bitiyor anneleri ile başbaşa kalacaklar evleri yakın olsa ben daha sık giderim ancak sapa bize biraz...

Canlarım ya sevgi pıtırcıklarım beni hatırlıyorlar sanki bana sokuluyorlardı yavru civcivler gibi ...Dün birde yeni doğan bebekler için yapılmış sarı tulumlarını giydirdik ...Az daha giydirmeseymişiz küçülüp gideceklermiş...Artık piyasada bebekler için olan ürünler çok güzel ...Seba medin yağlı mendillerine hayran oldum bir parça mendile çocuğu tamamen yağlıya biliyorsun büyük kolaylık ...Bebişleri yağlayıp güneşe yatırdım ...Gerçi camdan giren güneşin D vitamini için bir değeri yok ancak çocuklar güneşi hissetsinler istedim ...Güneş insanın daha mutlu olmasını sağlayan en büyük enerji kaynağı ...Onlarda gevşediler ve bütün gün boyunca sakin ve huzurluydular...



8 Aralık 2009 Salı

Bu Gün Kuzuları Görmeye Gidiyorum

Bu gün bebişlerimi görmeye gidiyorum ...Aycanlarım ya çok özledim onları onlara yeni ciciler aldım götürüyorum...Artık büyüdüler newborn tulumları olmuyor ...Bir ayda bir kilo almışlar ...

Bunlar benim kalp çakramı sonuna kadar açıyorlar sevgi ve şevkatle ile doluyorum ...Mis gibi kokularını doya doya içime çekiyorum ...Canlarım ya onlara güzel telkinlerde bulunuyorum ...Daha şimdiden telkinler işe yaradı bir çok şeyi yapıyorlar ...Yüzlerini çiziyorlardı no yüz çizilmez değince elleri havada kalıyor ...Bu yüzdende eldiven giydirmedik ...

Gelince anlatırım ...

Öğrendim Ki!

Öğrendim ki…
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki…
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki…
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki…
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki…
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki…
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki…
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki…
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki…
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki…
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki…
‘Bittim’ dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki…
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki…
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki…
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki…
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki…
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki…
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki…
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki…
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden
bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki…
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki…
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki…
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki…
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki…
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki…
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki…
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam
yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki…
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak
arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki…
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki…
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki…
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven
öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki…
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki…
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki…
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki…
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki…
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki…
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki…
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun
yıllar sürüyor...

Ataol Behramoğlu


ne çok şey anlatır bu şiir ...İlk okuduğumda çok beğenmiştim şiir okumadığım bir dönemde karşıma çıkmıştı ve şiir seven dostlarımın katkısıyla hergün yeni bir şiir okumuştum ...Sevgili lier kardeşim ne güzel bir dostu ...Kendisini sevgi ile anıyorum...

7 Aralık 2009 Pazartesi

Sözcüklerin Gücü

Hayatımızda ne kadar önemlidir sözcükler ...Bu nu görmezden geliriz oysaki ...Sözler vardır savaşlar çıkarır ...Sözler vardır ipten adam alır ...Ben 3 yıldır ağazımdan çıkan sözlere dikkat eder oldum içinde olumsuzluk barındırmasın diye çok uğraştım ...Kimseye değil kendime zarar vermemek adına ...kelimelerim değişti ...Bu da hayata bakışımıda etkiledi artık daha pozitif bakıyorum hayata ...

Sevgimi direkt söylüyorum sevdiklerime dolambaçlı yollara girmeden ...Kızgınlıklarımı ,kırgınlıklarımı daha sakin ve incitmeden anlata biliyorum ...Ben buradan veya başka bir yerden kendimi anlatırken sadece geçmişimi anlatmıyorum bu günümü ve kendimle ilgili yaptığım çalışmalarda giriyor devreye ....Bir çalışma anlatırken yaşadığım olayı benim anlatabileceğim kadarını anlatıp yaptığım çalışmayı anlatıyorum sonuçlarını yazıyorum ...

Ben kendimde deneyimlediğim şeyelri yazdım ...Sadece geçmişte ne kadar acı çektiğimi değil ...Artık çeşitli yollar bulmuşken durup sızlanmak bana göre değil ...Artık eski SERPİL değilim kendimde çok yol aldım ...

EMİNE TEYZEM

Bu günçok sevdiğim Emine teyzenin ölüm yıl dönümü ...Biraz hüzünlüyüm ...Ancak iyiki hayatıma girmiş ve onunla acı tatlı günler geçirmişiz...Arkasında bize kendini hatırlatacak ne çok söz bırakıp gitti ...Canım ya ...

Kendisi huysuz pimpirikli ancak kocaman bir yüreği olan bir kadındı zor şartlarda altı çocuk büyütmüş yalnız bir kadındı ...Görmüş geçirmiş bir aileden gelip bir çok hayat mücadelesi vermişti ...Bir ekmeği olsa bile birileri ile paylaşıp yerdi...

Onu çok özlüyorum ...Birbirimizin çok yanında olup artık bir olmanın nedemek olduğunu öğrenmiştik...

Hollandaya =hollandıra ,sarışına =sarışen ,gitara =kıtar ,Küfür eden kişilere =küfürgen Diyen yaptıkları ile kimi zaman insanı çileden çıkarsa bile sevgiyi gözleri ile yaşayan birisiydi benim emine teyzem ...

Kendisi kanserden öldü ...Ancak onu kanser yenemedi sevdiklerinin kendisini terk etmesi ve ona karşı sevgisizlikleri kahretti ...Ne çok severdi insanlara birlokma birşey yedirmeyi ...Ne güzel kahveler içtik ,fallar baktık en eğlencelisinden ...Ay kız bizimki fal değil şaka şaka derdi ...

Gülen gözlerinin feri sönmüştü son gördüğümde ne çok üzülmüştüm ölmeden onu öyle görünce ...

Canım Emine teyzem iyi ki vardın hayatımda ve iyiki seninle yaşanmış günlerim oldu ...Şimdi hernerede isen seni çok seviyorum ...

Bütün mahalleninde Emine teyzesi idi ...Herkes ne çok sevmişti onu...Çocukla çocuk büyükle büyük olmuştu ...Elinden geliğince yardıma ihtiyacı olana ilk o koşmuştu...bütün mahalenin yaşlılarına elinden geldiğince yardımlar ederdi bütün kaprislerini çekerdi ...Ben bazen dayanamaz kızardım ...Ay neyapacksın yaşlı derdi...Ne çok severdi çiçeği böceği evi botanik bahçesi gibiydi ...Ağaçtan yaprak koparana bile tahamül edemezken binbir emekle diktiği ağaçları kesilirken fenalık geçirmişti ...Bütün canlıları seven bir insandı evdeki bulguru bile kuşlara verirdi ...Yazık aç kalmasınlar diye ...

Sen gittin bahçeye inmedim sensiz tadı çıkmıyor ...Kahveleri artık Gamzeyle içiyoruz seni anarak senin verdiğin fincanlarda ...Seni sevenlerle karşılaşıyorum arasıra seni anıyoruz ...Sanki seni görmüş gibi özlem gideriyoruz...Ama hiç biri senin yerini tutmuyor...

Canım seni çok özledim ...Gönlü güzel kendi güzel insan mekanın cennet olsun...


BENİM KÜÇÜK GÖRÜNEN KOCAMAN DÜNYAM

Dışardan bakıldığında ne kadar küçük ve sıradan görünsede içinde ne alemler gizlidir görmesini bilene ...Herkes görebildiği kadarını göre bilir veya benim istediğim kadarını ...Çünki bazılarıyla hiç uğraşmam ...

Aşağıdaki yazıyı 2 ay önce okumuş ve hayatıma geçirmeye başlamıştım diğer üç maddeyi yapıyordum anacak hayatımda ne çok yapmıştım varsayımlar üretmeyi...Nedense hep bana öyle gelmişti ...Bu yazıyı okuduktan sonra vazgeçtim varsayım üretmekten...Denedim ve kendime söylediklerime düşüncelerime dikkat etmeye başladım ...Artık varsayım üretmiyorum...
Bu kolay olmadı ancak yıllarca ne çok yapmıştım ...Kendim böyle düşündüğüm içinde çevreme böyle kişileri çekmiştim ...Ben vazgeçtiğim için çevremden bu tür kişiler de yok olmaya başladı ...Sevgili hayal benim yapmadığım şeyler hakkında çevresinde duyduğu varsayımlarla bana hak etmediğim şeyler söyledi ancak benimle konuşmayı denemedi bile ...Bana karşı savunmaya geçtiği kişi Yıldız mıydı yoksa ürettiği var sayımlar mıydı ?

Sevgili Belgin Güvenin dediği gibi insan yapmadığı şeylerle suçlanınca ne düşüneceğini şaşırıyor ...Ancak bu olayda bana komik geldi ...

Ben hayatım boyunca karşımdaki kişileri kendim gibi gördüm ...Güvendim sevdim...Sevgimde de asla cimri olmadım ...Yapılan haksızlıklara karşı oldum diğer sitede hayale yapılan yanlıştı onun arkasında oldum ...Bana minnet duysun diye yapmadım ...Ayrıca sitede hiç bir paye istemedim ben doslarımın bana verdikleri payeleri herşeyden üstün tutum ...

Kişisel gelişim sitesimi Seda Sayan proğramlarımı diye düşünmeye başlamış ve bunu açık yüreklilikle dile getirmenin fırçasınıda yemiş biriyim ...Fırça sözcüğünden irite olduğunu söylerken kırılmış bir arkadaşında özürü bile esirgeyen birinin sözlerini ciddiye almıyorum ...Bir kişiyi korumak adına bin kişiyi kırdığını fark edersin umarım ...
Sitedeki canlarımı çok seviyorum onlarla karşılıksız sevgiyi paylaşmanın hazzını yaşadım ...Benden çok küçük olanlardan bile ne çok şey öğrendim kendi deneyimleri ve sınırsız sevgileri ile benim hayatımda oldukları için çok mutluyum ...


6 Aralık 2009 Pazar

Dört Anlaşma

Dört Anlaşma

Kendinizle, başka insanlarla, Tanrıyla, toplumla, anne ve babanızla, esinizle, çocuklarınızla, yasam rüyanız ile binlerce anlaşma yaptınız. Bu hayata gelirken ve geldikten sonra.. Ama bunların içindeki en önemli anlaşmalar, kendinizle yaptığınız anlaşmalardır. Bu anlaşmalarda kendinize kim olduğunuzu, ne hissettiğinizi, neye inandığınızı ve nasıl davranacağınızı belirlediniz. Sonuca kişiliğiniz diyorsunuz.
Bu anlaşmalarda şunları soyluyorsunuz: "Ben buyum. Bunlara inanıyorum. Bazı şeyleri yapabilirim, bazı şeyleri yapamam. Bu gerçek, bu fantezi. Bu mümkün, bu imkansız".
Tek bir anlaşma büyük bir problem yaratmaz, ama bizim acı çekmemize, yasamda basarisiz olmamıza neden olan bir çok anlaşmamız var.(binlerce) Bu anlaşmaların çoğunu büyürken farkında olmadan toplumsal ve aile içindeki şartlanmalarla yaptık. Hepsinin tek tek farkına varabilmek ve teker teker değiştirebilmek zor ve çok uzun bir süreç. Ama genel olarak bu anlaşmaları dört temelde toplayabiliriz. Ve onların yerine geçecek olan dört yeni anlaşmayı kendimizle yapabilirsek değişim baslar. Eğer olumlu ve haz dolu bir yasam sürmek istiyorsanız, korku temelli anlaşmalarınızı feshetmek ve ve sevgi temelli anlaşmaları hayatınıza yerleştirmek zorundasınız. Bireysel gücünüze sahip çıkabilmenin yolu buradan geçiyor. Korku temelli anlaşmalar sizin enerjinizi tüketmekle meşgulken, bireysel gücünüze sahip çıkabilmeniz, hatta anlaşmaları fark edip değiştirebilmeniz bile mümkün değil. Bu dört sevgi temelli anlaşmayı yapabilirseniz bireysel gücünüze sahip çıkabilirsiniz.

Kullandığınız Sözcükleri Özenle Seçin
En temel ve en zor anlaşma budur. Kullandığınız sözcüklerde kusursuz olabilmek. Sözlerimiz ari, kusursuz, eksiksiz olmalıdır.
Sözler sizin yaratma gücünüzdür. Sözleriniz, size doğrudan Tanrıdan gelen armağanlardır.
Bir tek söz ile savaşlar çıkabilir, gönüller kırılabilir veya kalpler fethedilebilir. İnsan zihni sürekli tohumların ekildiği verimli topraklar gibidir. Tohumlar düşünceler, fikirler ve kavramlardır. söz tohum gibidir. Bu verimli topraklara korku tohumları ekmeyin ve ekilmesine izin vermeyin!
Günah, kendi doğana karsı yaptığın her şeydir. Kendi varlığına karsı hissettiğin, inandığın ya da söylediğin her şey günahtır. Herhangi birsek için kendini yargıladığında veya suçladığında kendine karsı olmuş olursun. Günahsız olmak bunun tam karşıtıdır. Saflık, arilik, kendine düşmanca davranmamaktır. Günahsız olmak, davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek ama kendini yargılamamak ve suçlamamak anlamına gelir. Bu bakış acısıyla günah kavramı ahlaki ve dinsel bir şey olmaktan çıkar, sağduyunun sesine dönüşür. Günah kavramı kendini reddediş ile ortaya çıkar. Bu insani ölüme oturur ve günahsız olmak ise yasama yöneliktir. Kendimizi sevmek, yaptığımız her şeyi kendimiz adına onaylamak, kendimiz hakkında yargılarda bulunmamak günahsızlığı ve saflığı getirir.
Başkalarına karsı onların kendilerini yargılamalarına neden olmayacak sözleri kullanmak, kendimiz için günahsız sözler kullanmak demektir. Onlarında bana karsı sözleri ayni şekilde olacaktır. Enerjinizi sevgi dolu ve günahsız sözlerden yana kullanırsanız, çoğalır ve büyürsünüz. Özgürleşirsiniz. Kendinizi yargılayacağınız sözler size gelmemeye baslar, bu günahsızlaşmaktır. Bu sözler sizi arındırır ve özgürleştirir.
Oysa bizler tam tersi bir davranışı alışkanlık edinmiş durumdayız. sürekli kendimizi yargılarız, kendimize bile yalan söyleriz, duygularımızı reddederiz, toplumun bizi yargılamasından korkar, önce kendimiz kendimizi yargılarız. Duygularımız saf bir sevgi içerikli bile olsalar bazen bizi korkutur ve biz onları yalanlamayı, reddetmeyi seçeriz. Oysa kızgınlıklarımızı, kıskançlıklarımızı, çekememezliğimizi ve nefretimizi ifade etmekten çok çekinmeyiz. Toplum bunlar nedeni ile bizi çok yargılamaz nasılsa diye, ifadelerimizdeki yönelişlerimiz daha çok bu yoldadır. Oysa bu tip ifadelerimiz ne büyük etkilere ve günahlara sahiptir, fark etmeyiz.
Çocuklarımıza bile farkında olmadan olumsuz ifadeler kullanır ve genellikle, bu yaptığımızla onların hayatları boyunca etki altında kalacakları, yaptığımız neredeyse kara büyünün farkında bile olmayız. Örneğin çocuğumuzun bir şarkiyi söylerken, saka yollu ne çirkin sesin var, ya da aman hiç beceremiyorsun tipli takılmalarımız onun hayati boyunca kendi sesine olan güvensizliğine, toplum önünde konuşmaktan çekinmesine, kendine güvenmemesine neden olacak bir anlaşmayı kendiyle yapmasına neden olur. Bu anlaşmayı çocuklarına aktaracak, toplum içinde pek çok kişinin konuşmalarını, şarkılarını beğenmeyerek hayati da zevk alınır bir şekilde yasamaktan uzaklaşacaktır.
Siz etrafınıza bu tip olumsuz ifadeleri yaydığınızda, etrafınızın da yaratımları hep bu şekilde olumsuz olacağından, donup size ulasan gene sizin yaydığınız benzerleridir. Yıllar boyu hem başkalarının sözleri aracılığı ile dedikodu ve kara büyünün etkisine gireriz, hamda kendimizle ilgili kendimizin söylediği sözlerle ayni olumsuz etkiyi yaratırız. Kendi sözlerimizle kendimizi esir eder, kendimizi yargılar, mutsuzluğumuzu yarattığımız gibi günahkarlığımızı ilan eder ve kendi cehennemimizi yaratırız.
Birinci anlaşmaya uyar ve sözlerimizi özenle seçersek, bir sure sonra zihnimiz ve bireysel ilişkilerimizdeki iletişimimiz duygusal zehirden arınacaktır. Mutluluk, özgürlük, basari ve bolluk bilincine doğru ilerleyiş sadece sözlerimizi özenle seçmeyle bize gelir.

Hiç Bir Şeyi Kişisel Algılamayın
Etrafınızda olan biten hiç bir şeyi kişisel algılamayın. Örneğin biri size aptal demiş olsa bile, bu sizi değil karsınızdakini ilgilendirir. Çünkü herhangi biri sizin aptal olduğunuz yargısını ortaya koyacak bir güce ve yetkiye sahip değildir. Bu ancak kendi karsılaştırmaları, kendi hayat algılayışı, kendi bilgi, duygu düşünce düzeyi ile yaptığı bir yargılamadır. Genel olarak da kendi yetersizliğini görerek sizi yargılamıştır. Bu nedenle size söylenen bu sözü bile kişisel algılamayın! Size söylenen şeye katılırsanız, kişisel olarak algılamış olursunuz ve bu sözle anlaşma yapmış olursunuz. Zaten bu güne kadar hep böyle olumsuz anlaşmalar yapmıştınız! Bundan sonra yapmayın!! hiç bir şeyi kişisel algılamayın!!
Oysa bizler tüm eğitim surecimiz boyunca her şeyin merkezine kendimizi koyarak (bencilliği öğrendik, egomuzu yükselttik daima), etrafımızda olan her şeyi de kişisel algılamayı öğrendik. Oysa diğer insanlar merkeze sizi koyarak hiç bir şey yapmaz (sizin başkasını merkezinize koyarak bir şey yapmadığınız gibi). Yaptıkları her şey kendileriyle ilgilidir. Yani herkes kendi rüyasını yasar. O zaman etrafınızda olan biteni, size doğru bile olsa söylenenleri nasıl kişisel algılayabiliyorsunuz ki? Bunun kadar büyük bir çelişki daha var mi?
Durumun son derece kişiselmiş gibi göründüğü anlarda bile, başkaları size direkt olarak hakaret ediyor olsa bile, yinede sizinle ilgisi yoktur. Söyledikleri ve yaptıkları şeyler, dile getirdikleri fikirler kendi zihinlerinde yaptıkları anlaşmalar doğrultusundadır. Kişilerin bakış acıları, ehlileştirme surecindeki programlamalarından oluşur.
(Ayni görüş felsefede, tasavvufta da kendini bulur. Hakiki insan boyutuna kadar yükselenler � ki hatırladığım kadarıyla arada cehalet, şeriat boyutu, tarikat boyutu gibi boyutlar vardır asılması gereken- kendilerine gelen hiçbir şeyi kimden, nasıl, ne anlamla geldiğine bakmazlar. kişisel algılamazlar. Bu nedenle tepkileri hiç olmaz. Kendilerine yönelik bir şey olduğunda donup bakmazlar bile, yargıda bulunmazlar, ne karsılarındakini yargılarlar nede kendilerini.......Fusun Yürüten notu.:))
Ayni şekilde, sizin hissettikleriniz ve yaptıklarınızda kendi bireysel rüyanızın, kendi anlaşmalarınızın bir yansımasıdır. Sizin söyledikleriniz, yaptıklarınız ve sizin fikirleriniz sizin anlaşmalarınız doğrultusundadır. Fikirlerinizin başkalarıyla ilgisi yoktur.
Sizin kim ve ne olduğunuzu bilmeniz yeterlidir. Kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacınız yoktur. başkalarının size kim olduğunuzu söylemesi imkansızdır. Siz ancak kendiniz kendinizi bilebilirsiniz.
Filminizi, Yasamla yaptığınız anlaşmalara uygun olarak yaratırsınız. Sizin bakış acınız sizin için kişiseldir, sizin gerçeğinizdir, başka hiç kimsenin değil. Bu yüzden birisine kızarsanız aslında kendinizle uğraşıyorsunuz demektir. Kendi korkularınız var demektir. Karsınızdaki kişi bu kızgınlığın oluşması için sadece bir mazeret yaratmıştır. Korkularınız yoksa, kızmanızda mümkün değildir. Sevgiyle yasadığınızda, sevgi olduğunuzda, korkularınız silinir ve asla kızmazsınız! Sevgi olduğunuzda mutlu ve huzurluda olursunuz. Bu yasamla yaptığınız anlaşmalardan mutlu olduğunuz anlamına gelir!
Biri size harika olduğunuzu söylerse kişisel algılamayın, bu o kişinin harika olduğu ya da o anda harika hissettiği anlamına gelir !. Sizin kendinizi harika hissetmeniz için başkasının yapacağı onaylamalara ihtiyacınız yok ki... Siz kendinizle konusun, zihninizle konusun ve kendinizin harika olduğunu kendiniz görün!! Zihnimiz, tanrı boyutunda varlığını sürdürür. Bu realiteyi yasar ve bu realiteyi algılar. Zihin uyanık realitecide gözlerle görür ve algılar. Ayni zamanda gözle görünmeyeni de görür ve algılar. Mantık, bu ikinci algılamanın pek farkında olmaz.
Zihnin programlanmasında yapılan her bir anlaşma ayrı bir varlık gibidir. Çoğu kazda bu anlaşmalar birbiri ile uyum içinde olmaz. Her bir varlığın kendi sesi vardır. Birbiri ile çelişenler çoğaldıkça zıhının içinde büyük bir savaşa dönüşür. Her bir varlık bir ağızdan konuşmaya baslar ve büyük bir problem yaşanır (mitte). İnsanin ne istediğini, nasıl istediğini ve ne zaman istediğini bilmekte zorlanmasının nedeni budur. Zihnin çelişkilerinin üstesinden gelebilmenin tek yolu, tüm anlaşmalarımızın dokumunu yapmak ve çelişkileri bulup ortaya çıkarmaktan geçer.
hiç bir şeyi kişisel algılamayın. Alay edilme ve reddedilme korkusu olmadan istediğiniz kişiye seni seviyorum diyebilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyi rahatlıkla isteyebilirsiniz. Suçluluk duygusu ya da öz-yargılama olmaksızın evet ya da hayır diyebilirsiniz. Daima yüreğinizin götürdüğü yere gitmeyi seçebilirsiniz.

Varsayımda Bulunmayın

Varsayımlarda bulunmanın problemi, varsayımlarımızın gerçek olduğuna inanmamızdır. Varsayımda bulunursunuz ve kişisel algılarsınız. Ve sonuçta kocaman bir dram yasamaya baslarsınız.
Çünkü doğrunun ne olduğunu bilmemekten, karsımızdaki kişiyi açıklığa davet etmekten korkuyoruz. Gerçeği duymaya cesaret edemediğimizde ya da açıklama istemekten korktuğumuzda varsayımlarda bulunuyoruz. Sonrada varsayımlarımızın doğru olduğuna inanıyoruz. Bu inançlarımızla varsayımlarımızı savunarak, başkalarını yanlış yada haksiz kılmaya çalışıyoruz. Ama zihnimizin içindeki, çelişen anlaşmalarımızdan doğan kaos, her şeyi yanlış yorumlamamıza ve yanlış anlamamıza yol acar. Konuşarak sormak ve gerçeği öğrenmek, varsayımda bulunmaktan çok daha iyidir. Böylelikle gerçeğin yakınından teğet bile geçmeyen rüyalar görmekten kurtuluruz.
İlişkide varsayımlar kavgalarımızın, zorluklarımızın, sevdiğimizi iddia ettiğimiz kişileri yanlış anlamamızın nedenidir.
Çocukluğumuzda yaptığımız anlaşmalar genel olsak söyle der: "Soru sormak güvenli değildir". "Eğer birisi beni seviyorsa, ne istediğimi, neler düşündüğümü ve hissettiğimi bilmelidir.". Bu anlaşmaları kabul etmişizdir ama yanlış anlaşmalardır. Herkes hayati bizim algıladığımız gibi algılamaz. Herkesi rüyası ve gerçeği farklıdır. Sizin onun gerçeğini görebilmek için sormaya, başkalarının sizin gerçeğinizi görmelerini sağlamak için ise anlatmaya ihtiyacınız vardır.

Daima Yapabildiğinin En İyisini Yap
Bu anlaşma, diğer uç anlaşmanın kalıcı alışkanlığa dönüşmesini sağlar. Her koşul altında daima yapabileceğinizin en iyisini yapın. Sunuda daima hatırlayın: An, her an değiştiği için asla "en iyiniz" olmayacaktır. Hep daha iyisi olacaktır:)

Yapabildiğinizin en iyisini yaptığınızda, harekete geçersiniz. Her eylemi, her hareketi, her çabayı zevk aldığınız için yaparsınız, bir ödül beklediğiniz için değil.
"Seni seviyorum Tanrım" demenin en iyi yolu, yaşamınızı en iyisini yaparak yasamanızdır.
"Teşekkür ederim Tanrım" deminin en iyi yolu, geçmişi özgür bırakarak, anda
yasayabilmek, simdi ve burada olabilmektir.
Sonuç:
Yasam sizden neyi alıyorsa, bırakın gitsin. Aktif bir teslimiyet duygusu içinde geçmişi bıraktığınızda, anda dolu dolu, canlı olmanıza izin verirsiniz. geçmişi bırakmak demek, su anki rüyanızdan haz alabilmeniz demektir.
Siz bu dünyaya mutlu olmak için geldiniz. Sevmek için, haz almak için, sevginizi paylaşmak için geldiniz. Bunlar sizin yasam hakkiniz. Su anda yasıyorsunuz. Bu haklarınızı kullanın ve yasamdan zevk alin. İçinizden akıp gecen yasama tepki duymayın. Çünkü içinizden akıp gecen yasam Tanrıdır. Sizin varlığınız, Tanrının varlığının kanıtıdır. Sizin varlığınız yasamın ve enerjinin kanıtıdır.
Yaşamınızdaki canlılık, üretkenlik, sevecenlik Tanrının size "Hey, seni seviyorum" demesidir.
Ayağa kalkın ve insan olun. Kadın ya da erkek olmanın onurunu hissedin ve cinsiyetinize saygı duyun. Bedeninize saygı duyun, bedeninizden haz alin, bedeninizi sevin, besleyin, temizleyin ve iyileştirin. Egzersiz yapın ve bedeninizin kendisini iyi hissetmesini sağlayın. Bu siz ve Tanrı arasında bir iletişimdir.
Bedeninizin her parçasına sevgi gösterdiğinizde, zihninize sevgi tohumları ektiğinizde, bu tohumlar büyüdüğünde tüm varlığınıza sevgi ve saygı duyacak, yoğun bir onurluluk duygusunu ruhunuz, bedeniniz ve zihninizde hissedeceksiniz.
Her an sevecen olabilirsiniz. Bu bir secimdir. Sevmek için bir neden olması gerekmiyor. Sevmek sizi mutlu kılar. İfade edilen sevgi mutluluk verir. Size dinginlik ve iç barış getirir. Her şeyi sevginin gözleriyle görebilirsiniz. Sevgiyle yasadığınızda zihninizdeki sis, kaos yok olur.
Aşağıdaki duayı okuyup içselleştirmenizi öneriyorum. Bunun için önce gözlerinizi kapatın ve dinginlesin. Bir kaç derin karin nefesi ile evrenin tüm enerjisinin içinize aktığını ve sizi sardığını hayal edin. Doğanın en güzel köselerini duşunun, kendiniz için çok hös bir mekan yaratın hayalinizde. Bir deniz kenarı, bir nehir kenarı yada bir ağaç altı, dilediğiniz her şey olsun orada. Böylesi güzel bir yerde olmanın huzuru ile acın gözlerinizi ve aşağıdaki duayı okuyun. Hissedin... (Bu meditasyon kısmi benim tarafımdan canlandırılmıştır.. Fusun Y.Çeviren)
"Evrenin yaratıcısı. Bana yasam dediğin armağanı verdiğin için teşekkür ediyorum. Gerçekten ihtiyacım olan her şeyi bana verdiğin için teşekkür ederim. Bu güzel bedeni ve zihni denetimleme imkanı verdiğin için teşekkür ederim. tüm sevgin, saf ve sinirsiz ruhunla, sıcak ve parlak ışığınla içimde yasadığın için teşekkür ederim. Gittiğim her yerde sevgini paylaşmak için, sözlerimi, gözlerimi, yüreğimi kullandığın için teşekkür ederim. Seni olduğum gibi seviyorum çünkü ben senin yarattığınım. Kendimi olduğum gibi seviyorum. Yüreğimdeki sevgiyi ve huzuru korumama hep yardim et. Bu sevgiyle yeni bir yasam yaratmaya ve hayatimin geri kalan döneminde sevgiyle yasamama yardim et. "


Budur.com'dan alınmıştır...

5 Aralık 2009 Cumartesi

BU GÜN YİNE SABAHIN HUZURU İLE BAŞBAŞAYIZ...






Bu gün yine sabahın huzurlu saatlerini yaşamak için erkenden kalktım ...Ne güzeldir sadece çöpçülerin olduğu ve ekmek arabasının gelmesi ve sanki taze ekmek kokusunu duymak içimizde ...Severim sabahların huzurunu gözlemlerim dünyanın yavaş yavaş uyanışını ...İnsanların telaşla işlerine gidişini ...Bu pazar günleri insanların daha geç kalmasıyla sabahın huzurlu saatleri daha uzun sürüyor ...Kahvaltılık bir şeyler alıp dönenlerin ekmeklerin ucunu koparıp yerken seyrederim ...sesiz ve huzurla güne başlamak insanda pozitif duyguların artmasına neden oluyor...

Bu ara kendimle ilgili bir EFt çalışması içindeyim deştim yine içimi kanatım zaten kanayan yaraları acıyor bırakıyorum ertesi gün tekrar başlıyorum çalışmalar ...Bu 6 yıl önce yaşadığım olaylarla ilgili çok acıtılmış incinmiştim hak etmediğim nedenlerden dolayıozamanlar kişisel gelişim olaylarını bilmiyordum ...
Bana yapılanlara ya ağlıyordum yada sesiz kalıyordum ...Çok canımın yandığı yerlerde sarılıyordum bedduaya ...

O günlerde ettiğim bedduaların hepsi tutu ancak benide acıttı...Hayatım değişti sitesinde arkadaşımız mücevherin yazısını okuyana kadar devam ettim bu olaya ...

Öğrendimki söylenen kötü sözlerin bizlerede getirisi var ve iptal etmeyi sevgili mücevherden öğrendim zaman zamna ağazımdan kaçınca iptal ediyorum hemen ...

Bu yaşadıklarımıda önce mektup şeklinde olayı yazdım ...okudukça ilgili kişileri yazdım ve ilgili kişiler hakkında mektuplar yazdım ve bu mektuplardan EFT başlıklarımı belirledim ...yaktım mektupları kendimde ve kşilerden özürlerimi diliyerek ...İşin en zor kısmını tamamladım ve başladım yapmaya ilk başlık beni bir hayli acıttı sanki göğsüme kocaman bir fil oturmuştu ve ben nefes alamıyordum ...5 turun sonunda hiç birşey hissetmemeye başladım hissettiğim duyğu 0 lanmıştı ve rahatlamıştım ...

Çalışmalar yavaş yavaş devam ediyor başlamak bitirmenin yarısı ...
Kendimle uğraşamta kendime zaman ayırmak beni ne çok değiştirdi ...Birde kendimi çok rahat ifade eder hale geldim zaten ifade sorunum yoktu ancak artık kendimi tanıdığım için daha netim ve ne istediğimi bilirim ...

Ben hayatımda koyun veya kul olma özelliklerini hiç taşımadım onun için kendime mutang nikini seçtim ...Bana özgürlüğü çarıştırdığı için ...

Salarım saçlarımı rüzgara estirim

4 Aralık 2009 Cuma

EFT'YE BAŞLARKEN

Ben önce nereden başlayacağıma karar verememiştim ...Her yerde gizlenmiş bir sorun vardı açmaya korkuyordum ...Ben sorunlarımın üstlerine kalın yorganlar kapatmıştım sorun kokuştukça ortaya çıkmaya başladıkça bir yorgan daha örtmüştüm ...Katkat kapanmıştı sorunlar ...

En yakınlarımı listelemekle başladım ...Annem babam kardeşlerim eşim çocuklarım ...Onlar hakkındaki düşüncelerim ve sorunun çoğu annemde geldi düğümlendi...Annemle ilgili hala çalışmalar yapıyorum ...

Sonra ben 45 yaşındayım hayatımı onlu yıllara böldüm ve ilk on yılı hala aşamadım ...Sanki unuttuğum bir şeyler var ...

Benim hayatımı etkileyen alerjilerim vardı önce bütün alerjilerimden dolayı diye başladım böyle bile çok rahatlamıştım ancak yetinmedim bildiğim bütün alerjilerime tek tek yaptım ...Artık ıhlamur içe biliyorum ...Ben ıhlamurun kaynayıpta havalandırılmamaış bir yerde bile duramıyordum ...iğdelere soğuğa ağaç kokusuna polene su buharına çileğe daha hatırlayamadığım bir çok şeye EFT yaptım artık çok rahatım alerjim olduğu zaman hemen bir tur tıplıyorum ve inanılmaz bir şekilde iyileşiyorum ...Hemde bunda bir ilaç kullanmıyorum bir uzmandan yardımda almıyorum kendi kendime yapıyorum...

Hayatıma ne çok duvarlar örmüşüm ve ne çok şeyin üstünü kapatmışım kendim bile şaşırdım ...Görmezden geldiğim beni inciten olayları çözmedikçe yer ve zaman değişiyor ancak olay farklı bir şekilde karşıma çıkıyordu ...Artık kökten çözdüğüm olaylarda dejavu yaşamıyorum ...

EFT yaparken en önemli şey kendinize dürüst olmanız ...Bu çoğu zaman sizi acıtıp incite bilir ancak kendinizle yapacağınız çalışmaların sonucu yaşanan rahatlama herşeye değer...

Ben ayrıca flim metodunu kullandım ...Hayatımın belirli bir anına gidip gelerek gözünüzde canlandırmaya çalışıyorsunuz bir yerde incinmişlikleriniz olabilir ...Bu incinmişlikleri not edip bunlara EFT yapabilirsiniz...

Ayrıca fotograf albümleri iyi bir kaynaktır bazı resimler insanın içini acıtır ...Bunlara EFt yapın hatırladığınız olay çok küçük olabilir ancak sizde etkisi büyüktür atlamayın ...

Çevrenizdeki insanları dinleyin sizin hakkınızda ne düşünüyorlar atlamayın her zaman doğruyu söylemeye bilirler amcak yakalyacağınız bir ip ucu sizin için önemli olabilir ...

Birde kendi cümlelerinizi kurun ...Bir arkadaşım çocuklarının hastalanmasından çok korktuğu için EFT yapıyordu ...Ona bu korkuya sebep olan olaylarada yapmasını önermiştim bunu bir üst başlık yapıp yap demiştim...

Ne kadar küçük şeyler bende etki etmiş kendim bile hayret ettim ...Başkalarının yaşadıkları sorunlar bile benim hayatımda önemli olmuş ve beni etkilemiş ...

Bunları yazarken sadece kendi yaşadıklarımı yazıyorum denenmiştir ...Hiç bir seminer vermek gibi bir amacım olmadı ...Ben uzmanda değilim ancak deneyimlerimi paylaşıyorum ...Belki imkanı olmayan birine yardımcı olurum diye ...Eğer sorunlar sizi yoruyorsa lütfen bir DR danışın kendi başınıza çözemediğiniz olayları mutlaka bir bilene danışın ve yardım almaktan çekinmeyin ...

Bana sormak istediğiniz şeylerde size yardımcı olurum ...


2 Aralık 2009 Çarşamba

KİŞSEL GELİŞİM MACERASIN DA İLK ADIMLARIM





Evet nerede kalmıştık bilgisyar öğrenmekle dünyama yeni bir kapı açıkdı ...Önce hayatım değişti sitesinde öğrendiklerim ve edindiğim dostlar sonrada hayalalaz sitesi ve dosatlar benim hayatıma çok şey kattı...

Bir çok kitap ve öğrenilebilecek bir çok konu ile edindiğim bilgiler ...Tabi sadece öğrenmek yetmiyor uygulamak ve sonuçları çok önemli ...

İlk yaptığım çalışmalar secret kitabından oldu ...Bu kitap beni çok etkiledi ...
Neden diye sorarsanız aslında içinde okuduğum bir çok şeyi ben zaten yapıyordum ancak azıcık ondan azıcık bundan dı ...

Mesela şükretmenin önemi bende şükrediyordum ancak aklıma geldiğinde veya sadece bir şeye ...Artık bir şükür listem var neler yokki içinde komşum rahmetli Emine teyzeden bahçemde şimdi yok olan dut ağacıa kadar ...sabah akşam kendimi alıştırıncaya kadar kağıttan okudum aklıma geldikçe ettim ...artık herşeye otomatik bir şekilde şükredebiliyorum ...Bu olay benim içimdeki şevkat duygularımı harekete geçirdi...

Sonra hep söylüyorum muhteşem üçlü yasak ,günah ,ayıp üçlüsü ...Yıllarca gıcık olmuştum bu üçlüye elimden geldiğince çocuklarıma kullanmadım ...Bizler büyütülürken açıklayamadıkları herşey için bunlardan birilerini kullandılar ...Din konusu ise günah ahlaki bir değerese utanmaz ayıp dendi yapmamamız gereken şeylere yasak getirildi ...Evet bir çoğu haklı olabilir kurallardır ancak açıklanmayınca canavarlara dönüşüyor ...Ben bilmiyorum kelimesini kullanmak yerine gözümüzün içine bu kelimeleri soktular ...

Bunların içinden kendi yasak günah ,ayıplarımı seçmek bayağı bir zamanımı aldı ...kendiminkileri açıklana bilir kelimeler haline getirdim ...Niye yasak şu nedenden dolayı niye günah şu yüzden ...niye ayıp toplum olabilmenin karmaşaya neden olmamak için gibi açıklamalarım oldu...

Sonra hayatımdaki olumsuzluk ifade eden kelimeleri hayatımdan çıkardım inanın kolay olmadı ama kelimesi bile olumsuzluk ifade ediyormuş ...Sevgili Abdullahın kulakları çınlasın yolu açık olsun ...

Dualarım ah ne çok yanlışla dua etmişim yıllarca hep en kötüsünü istemişim ve sonrada korunma istemişim ...Mesela Allahım çocuklarımı kazalardan belalardan koru ...Önce kaza ve bela işi içinde olsunlar fakat korunsunlar ...Bize böyle öğretildi dua ...Hemen değiştirdim dualarımı önceleri zor geldi kelime seçmek ancak başardım ...Artık dua ederken çocuklarıma Allahım çocuklarıma iyi gün göster onları iyi analarda iyi insanlarla karşılaştır yolları aydınlık ve açık olsun diye dua ediyorum ...
Bir de ne çok sabır dilemişim Allahtan artık dilemiyorum ben sabır diledikçe kendimi sabredecek bir olayın içinde bulduğumu gördüm...Olaylara karşı sabırlıyım isyan etmiyorum iyilik ve güzellik dilediğim için artık böyle şeylerle karşılaşıyorum.

Ben EFT ile hayatım değişti sitesinde tanıştım ...Orada öğrendiklerimi ve Mürüvvet Muratın kitabı ve en önemlisi benim azimli ve kararlı çalışmalarım sayesinde epey aşama kaydettim ...Alerjilerimin hafiflemesi hatta bir çoğunun bitmesi benim en büyük ve en somut başarım oldu ...Eskiden birsi beni eleştirse bir yumru gelir boğazıma yerleşirdi ancak artık yaptığım çalışmalarla boğaz çkram açıldı ...Bana söylenen sözlere bende çok rahat ve incitmeden cevaplar veriyorum ...

Ben bütün bir kış hatta bazende yazın boğaz ağrısı çekerdim artık bu etkiyide aştım bunlar bariz görünenler ...Yarın EFT ile igili yaptığım çalışmaları daha detaylı anlatırım ...

Bu yaptığım çalışmalar tam 3 yılımı aldı ancak kendimle tanışmak içimde yalnız kalmış çocuğu büyütmek ve kendimi bulmak herşeye değerdi ...Bütün öğretilerde de insanın kendi ile buluşması içsel yolculuğu çok önemlidir ...Sizlerinde kendinizi en iyi şekilde bulmanızı dilerim...

1 Aralık 2009 Salı

BENİM KİŞİSEL GELİŞİM ÇALIŞMALARIM





Ben hayatım boyunca farklı olmaya çalışan bir insan oldum ...9 aylık yürümüş ve konuşmuşum...kendimi bir yaşındaki bir kaç olayı hatırlaya bilecek kadar farkındayım ...hep acelem oldu hayata koştum sanki bir şeylere yetişmek için ... ben hiç çocuk olmadım kardeşim doğduktan sonra aramızda iki yaş var ben hep abla oldum ...Erken ergen oldum orta okula giderken topuklu ayakkabılarımı giydim ...Bu arada ailemin kendi sorunlarından dolayı biz çocukları görecek halleri yoktu biz iki kardeş kendi başımıza büyüdük sadece maddi yönden herşeyimiz vardı ancak yalnızdık ...Derken minik bir can aramıza katıldı bir kız kardeşimiz oldu ettik 3 yalnız ...Ben 11 yaşındaydım kardeşim doğduğunda hayatımıza bir renk olarak geldi sevdik sahiplendik ...Ben büyüdüm liseyi bitirdikten sonra üniversite okumamı istemediler annem hemen biz sana kolej okuttuk yeter dedi ve bana görücüler gelmeye başladı ...İlgisizdik ancak kendi hayatlarımızında sahibi değildik ...

Erken denecek yaşta evlendim 19 yaşında benden erken evlenenler hep çok üzülmüşümdür daha çocukken evlendirildikleri için ...Çünki ben kendimi bile erken bulurken görücü usulü ...Bana sormadılar bile beğendinmi diye ...

Erken yaşta anne oldum ilk bebeğim 20 yaşımda dünyaya geldi sorunlarla kurulmuş bir evlikte büyütmeye çalışmıştım içimde oda düşük kilolu doğdu herkese inat ...18000gr ancak hayata birlikte çok sıkı tutunduk bazen ben vazgeçmek istesemde bebeğimdeki azim beni hayata bağladı ...
Birdaha istemesemde 5 yıl aradan sonra oğlum doğdu yine sorunlarla yaşadığım bir sırada hayatıma güneş gibi doğdu ...Ne çok sevdim bebeklerimi ve ne çok şey öğrendim hayata dair onlardan ...Oğlum kızımın aksine 4100gr doğdu bütün her söylenen söze inat iri bir bebek oldu ...Benimde bir şeyleri iyi yaptığımın kanıtı oldu...

Derken ben geldim 30 yaşına Bana çok ağır gelen içimi acıtan bir yaş oldu yaşlandığım için değildi üzüntüm sadece geriye dönüp baktığımda en önemli kararlarıbenim yerime başkalarının almasına izin vermiştim bu beni çok üzdü ve en kolay yerinden hayatımı şekillendirmeye karar verdim artık kendim için bir şeyler yapmam lazımdı ...

En sevdiğim şeyleri sıralamaya kalktım hayatım birileri tarafından öyle sınırlandırılmıştıki sevdiklerime bile onlar karar veriyorlardı benim giyeceğim eteğin renginie bile annem karar veriyordu ...Gideceğim arkadaşlarıma annemle eşim karar veriyordu ...
Hayretler içinde kalmıştım bu duruma ben sadece nefes alıyormuşum meğerse ...
Bu duruma bir son vermeliydim ...En kestirme yol eski dostum kitaplarıma sığındım ...Ve Ayşe Kulin ADIAYLİNle başladı serüvenim ...Ne çok özlemişim eski dostu satırlar yetmedi hala devam ediyorum gözlükle okusamda ...

Bu arada din konuları çok ilgimi çekmeye başlamıştı kendimi sorgulamamda çok faydası oldu bana ...Ama yasak günah ayıp üçlemesi beni sıkmaya başlamıştı kim koymuştu bu üçlemeyi neye elinizi uzatsanız yanlış bu üçleme karşınızda...Bu arada sadece benim seçtiğim dostlarım oldu sevdim karşılıksız onlarda beni sevdiler kendi kurallarımı koymaya başldım eskiden herşeye atlayan ben artık benden birşey istenmedikçe yapmamaya başladım ...Birilerini üzdüm belki ama kendimi mutlu ettim ...

derken geldik 40 yaşına ardıma dönüp baktığımda eskisi kadar üzülmediğimi gördüm çünki artık kendim için birşeyler yapabilmiştim ...

Bu yaş bana yaradı kayınvalidemin bizim yanımıza taşınması beni epey bir zorladı kafayıyemek üzere olduğum bir dönemde kızım beni bilgisayarla tanıştırdı ...işte kişisel gelişime adım atma noktam tamda bu sırada secret kitabını okuyordum ...bu kitap beni çok etkiledi...bundan sonra kişisel gelişime adım attım...