26 Temmuz 2011 Salı

Dünki yazımda kendim gibi insanlarla karşılaşmaktan ve hala var oldukları için mutlu olmuştum ...Bu gün Burada okuduğum yazı bana neden böyle hissettiğimi anlattı ...Ben herşeyi kendime çekiyormuşum meğer...

Hayatıma güzel naif ve hoş insanların girmesini hep istemişimdir ...Bingo artık olmaya başladı ...Ben yıllarca şu sözü çok kullanmıştım EL DELİYE BEN AKILLIYA HASRETİM DİYE...Artık bu sözü tamamen hayatımdan çıkarıyor yerineBENİM HAYATIMA HOŞ ,NAİF ,KENDİNİ BİLEN ,KİTAP OKUMAYI SEVEN VE KİTAP SOHBETLERİ YAPABİLECEĞİMM KİŞİLER ÇIKAR HEP BÖYLELERİ BENİ BULUR diye değiştiriyorum ...

Ben dün kendime bu ayın hedeflerini belirledim ve uygulamaya başladım ...
1-kilo problemi bu ay 5 kilo vereceğim ...
2- kuran-ı kerimi türkçe okuyacağım ...
3-kendime bayram için bir giyisi dikeceğim
4-kişisel gelişim çalışmalarımı hızlznıracağım
5-kişisel bakımıma daha fazla öze göstereceğim

Bunlar bu ayki hedeflerim ...


25 Temmuz 2011 Pazartesi

Tatil dönüşü rehaveti

Evet nihayet yazı yazamka içimden geldi ...Bir ara klavyenin üstünde parmaklarım gitmez olmuştu...Bu ara yaptıklarımı kısa bir özet geçeyim...

8 temmuz datrenle yola çıktık İstanbul'a önce hızlı tren Eskişehir ardından anadolu eksperesi ve haydarpaşa ve doyası deniz havası ciğerlerimde ...Koşu yolunda oturan kayınbiraderilere gittik ...Kayınbirderimin küçük oğlu evleniyor sebeble İstanbul'dayız ...Çocuklar ve kayınvalide evdeler biz sadece eşimle ikimiz gittik ...Oğlum staj yapıyor kızımda hiç tatil havasında değildi ...Ertesi gün düğün için hazırlık sabah erken başladı kuaför hazırlık ve saat 2de beşiktaş evlendirme dairesinde nikah ardından Sürmeli otelde kokteyl ve düğün ...Güzel ve nezih bir düğün oldu yemekler güzeldi eğlence gırıla gitti...Derken gece bitip eve geldik ve ertesi gün görümcemleri yolcu ettik İzmire...

Bizde pazatesi günü saat dokuzda Ayvalığa yola çıktık ...Önce feribota bindik sonra kara yolu ile yola devam ettik yanımızde eltim ve kedisi tarçın hanımda vardı ...Bu seyahatten sonra kedi almaktan tamamen vazgeçtim ...Ayvalıkta bol bol denize girdik , güneşlendik ve gezdik...Yeni ve güzel insanlar tanıdım ve hala benim gibi insanların olduğuiçin şükrettim hepsini sevdim çok güzel paylaşımlarımız oldu ...Emel ve sibel hanımları çok beğendim eşler arasındaki uyuma hayran oldum...Eşimin lise arkadaşları ile buluşup kaynaştık bizi evlerinde ağırladılar ...Hepsi hoş ve içten insanlar...

Ayrıca Akçaya gittik güzel bakir akçayım gitmiş yerine beton yığını akçay gelmiş güzelim sahil köyünü sahil şehri haline getirmişler ...Eski dostları ziyaret ettik geçmişi yadettik ...Bizim eski eve uğradık annemi anmadan geçemdik sanki her an kapıdan çıkıp bize seslenecekmiş gibi geldi ...Güzel anılarla birlikte üzüntüleride hatırladım ...

Eşimle güreye gidip kaplıca sefası yaptık ...Kırklandık ...Sıcak su kaynar soğuk su buz gibiydi ...Bu banyo bana çok iyi geldi devam edebilsem belki diz ağrım tamamen geçeçekti ...Sonra dağdaki yerimize gittik ve birşeyler yedik ...Eşimle başbaşa güzel bir gün geçirdik ...

Ayvalık deyince hatırladığım koku zeytinyağ kokusu olacak herhalde her yerde zeytin ağaçları ve zeytinyağ kokusu var...Yağ almak için girdiğimiz Özgün zeytincilikte tanıştığımız dedeyi hiç unutmak mümkünmü acaba...Daha kapıdan girer girmez hoşgeldiniz evlatlarım ilk gelişiniz değilmi diye içimizi okumaya başladı çok güzel bir sohbetin ardından biz isteklerimizi söyledikçe kaçkilo alacağımızı biz söylemeden bildi ve ayrıca bize kendi üretimleri sabunlardan hediye etti...Ben insan seviyorum sözüm bir kere daha gerçek oldu ...Karşılıklı sevgi alış verişinde bulunduk ...

Ayvalığı çok beğendim eski yeni iç içe geçmiş heryer çok güzel hele şeytan sofrasına bayıldım manzara mütişti keşke çocuklarımda yanızmızda olsa dediğim anlardı ...Kendimizi alamyıp birkez daha gittik ...Güneşin batışını izlemek için gelenlerle gittik birgün bir günde son geleceğimiz gün çıktık manzarayı doyasıya hafızama kaydettim...

Ayvalık deyince cundaya gitmeden taş kahveden kahve içmeden olmaz deyip cundaya gittik ve oradan kendime ve kızıma ametist taşı aldım ...Elif bebeklerin yapıldığı dükkanı gördüm papalina yedik ...Birde sakızlı dondurma hastasıyım Ayhan Sicimoğlu tabiriyle ...Güzel bir tatilin ardından evimize sevdiklerimize kavuştuk... Darısı seneye diyelim...

Anlar



Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım....
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…
ÖLÜYORUM…