29 Ekim 2011 Cumartesi

Takvim yaşı kaç olursa olsun insanın bilinç boyutları bebek, çocuk, ergen, genç yetişkin, olgun bilinç seviyesinde olabiliyor Bilinç boyutu da tıpkı insanın değişik evreleri gibi gelişiyor. Otomatik takvim yaşı gelişiminden farklı olarak her kişinin kendi emeğiyle, farkındalık, geçmişyle yüzleşme, affediş, özdisiplin, içindeki sevme yetisini geliştirmek ve ifade edebilmekle oluyor. Doyumu yüksek... ama bir o kadar da zorlu süreçte çoğu insan ilk zorlukta takılıyor ve pes ediyor. Gerçek affedişin ne olduğunu tekrar etmekte yarar var. Affetmek geçmişin farklı olabileceği umudundan vazgeçmektir. Bu gezegendeki homosapienslerin büyük çoğunluğu bebek, çocuk ve ergen bilinç boyutunda yaşıyor. Bu bilinç seviyelerini GELECEĞİ HATIRLAMAK kitabımda daha kapsamlı anlattım. OLMAK sürecinin basamakları bunlar. Bu nedenle her söyleneni , kişi kendi bilinç seviyesi sınırlarında algılıyor.

Affetmek geçmişin farklı olabileceği umudundan vazgeçmektir...

İşte aradığım söz okuyunca sizlerle de paylaşmak geldi içimde ...Bizde affet değince gidip karşımızdaki kişiden özür dilemek zannedilir buda bir çoğumuzu sıkar ...Ben öyle zannetmiyordum ancak yinede bu şekilde düşünmemiştim ancak arayış içindeydim Nil hanımın bu yazısı işte bu dedirtti ....Bu kitabıda edinmeliyim...


Ben bu ara Zülfü Livaneli'nin SERENATını okuyorum tavsiye ederim çok güzel bir kitap ...Livaneli kitaplarında bilmediğim bizden gizlenen gerçeklerle tanışıyorum bu da öyle ...Bu kitapta da ülkemize gelmiş Alman proflardan bahsediliyor ...Savaştan kaçan ve bir çok yahudiye kucak açan Türkiye'yi anlatıyor üç kadın üç dram anlatıyor...Güzel ve okunması gerekn kitaplardan...

28 Ekim 2011 Cuma

Bu gün Cumhuriyet 'in 88 yılı

Bu aralar içimden yazı yazımak hiç gelmiyor ...Sanki uyuştum elim kolum kalkmıyor belkide söyleyecek söz bulamıyorum onca söylenecek şey varken ...Kelimeler kifayetsiz kalıyor ...

Uzun zamandır haber seyretmiyorum ancak artık yaşananlar ve verilen tepkiler hayretten ağazım bir karış açık sadece dinliyorum yok artık bu kadarda olmaz diyerek ...

Önce gencecik fidanlarımızın şehit edilmesi ve verilen tepkiler tepkisiz kalmıyacaktık elbet sayacak hatta sövecektikte ...Daha 20 misinde toprağa düşenler için ama kalanlar bileceklerdi benim devletim güçlü boşuna düşmedi mehmedim toprağa Vatan sağ olsun diyecekti şimdi halktan tepki hükümetten kem küm ...Yok askerin hatası...

Derken sakin başlayan bir pazarın gündüz kabusuna dönüşmesi ...VAN'da DEPREMsarsıldık 7.2 ile bizde 5ten büyük depremlerden korkarım benim ülkemde felakettir sonuçları yakar canımızı ...

Bu iki olayın arka arkaya yaşanması söylenen sözler daha çok yaktı canımı ...İnsanlığımızdan utandım ...nereden nerye geldik diye düşündüm ...

Bir kitapta cumhuiyet bayramını ilk kutlanış yıllarındaki coşkuyu heyecanı ve duygu yoğunluğunu okurken bile hissede bilmiştim ...Birazda kıskanmıştım ne yalan söyleyeyim...Ben hiç o coşkuyu yaşamadım... Biz alışılmış kanıksanmış bayramlar kutlamıştık hep 47 yaşıma kadar ...Ama bu sene çok önemli geliyor bana bu bayram ...unutturulmaya çalışılıyor yaşanan onca yeniden varoluş akan kanlar sanki kurtuluş savaşındaki şehitlere ihanet ediyoruz gibi geliyor daha bir sıkı sarılıyorum değerlerime birileri yoksaymaya çalıştıkça ben daha bir sahip çıkmalıyım diyorum...

Bu gün benim için zor bir gün iki yıldır ...Annemle babamın evlilik yıl dönümü artık annem yok ...Bir yoksunluk hissediyorum derinden...

Yaşanan ve yaşayanacak herşeye rağmen herkesin CUMHURİYET BAYRAMI kutlu olsun ...Nice güzel ve birlikte bayramlara ...


9 Ekim 2011 Pazar

Kış provası bir gün

Sabah gözümü yağmurla açtım sanki kış prova yapıyor...Ilık sakin güzel arındırıcı bir yağmur var sindire sindire yağıyor ...

Bu aralar yazı yazmıyorum sanki kendimde bir eksiklik hissediyorum aslında yazmak ve öğrenmek açlığı içindeyim yine ...

iki haftadır spora başladım lesli ile yürüyorum ...şimdilik bir mil yürüyorum ...bana çok iyi geldi meşhur diz ağrımda sanki hafifledi bazen yokluyorum dizim ağrıyormu diye ...Sabahları uyanıyorum iki büyük bardak suyumu içiyorum ve başlıyorum spora ...arada bir aksatsamda bırakmıyorum ...

Okuduğum bir yazıda hareket etmenin önemini anlatıyordu bizde de vardır yaişleyen demir pas tutmaz diye ...bunun ne kadar önemli olduğunu yaparak görüyorum...hareketsiz kalınca hücreler ölüyor durağan laşıyor ve ağrılara sebep oluyor hareket ettikçe hücreler yenileniyor enerjimiz artıyor...

Burada da paylaştığım bir yazı vardı dört anlaşma diye beşinci bir madde eklemişler sizlerlede paylaşmak istedim...
1-Sözlerini özenle seç
2-hiç birşryi kişisel algılama
3- Varsayımda bulunma
4-Daima yapa bileceğinin en iyisini yap
5-Kuşkucu ol ama dinlemeyi de öğren

Ben ilk dördü yapmayı epey süredeir deniyorum ve benim hayatımda çok güzel değişikliklere neden oldu artık en önemlisi varsayım üretmiyorum ...Şimdi bu 5 de devreye sokalım bakalım neler kazanacağım...

Bu aralar kendimle ilgili hiç bir çalışma yapmıyorum elim kolum bağlı oturuyorum kitapta okumasam kendimi kötü hissedeceğim...
Bu sene ilk defa tarahana yaptım çok güzel oldu...Birde çocuklar kızılcık nedir diye sorunca onlara kızılcık almıştım ondan marmelat yaptı onuda çok beğendiler ...Dikiş dikmem lazım ...