değil" sanrısını yaratıyor. Bu yüzden pamuk gibiymiş gibi görünen
kişiler bir anda yaratığa dönüp, başkalarına saydırıp saldırabiliyorlar.
Bu yüzden toplu halde "Hepimiz BİR'iz" meditasyonları yapıyoruz. Bu
yüzden ruhsal bilgiler bu kadar yaygın olduğu halde, etkileri cürüm
kadar yer yakmıyor ve dünya karman çorman.
Herşey içimizde değil arkadaşlar, bizler HER ŞEYİN içindeyiz. Ruh bizim içimizde değil, biz ruhun içindeyiz. Tanrının içindeyiz. Evrenin içindeyiz. Zamanın içindeyiz. Bilincin içindeyiz. BİR'in içindeyiz. Çevremizde gördüğümüz her şey ama HER ŞEY de tıpkı bizim gibi BİR'in, ruhun, varoluşun içinde... Tümevarım ya da Tümdengelimle de olmuyor bu iş. TÜM ile oluyor ve bu farkındalık hayatınıza inmeye başladığında BİR'in ne olduğunu ucundan kıyısından yaşamaya başlıyorsunuz. O noktada da kendinizi akvaryum içinde yüzen bir balık gibi hissediyorsunuz. İnsanlık bilinci, ruhu, varoluşu denen bir bütünün parçası olarak ve çevrenizde gördüğünüz HER ŞEY'in BİR'in yansımaları olduğunu hissederek. İşte bu noktada da diğerini kabullenme çabaları, sürekli olarak "Benim burada neyi görmem gerekiyor" sorusu, "Biz BİR'iz" affirmasyonları bitiyor ve doğrudan BİR'i yaşamaya başlıyorsunuz. (En azından ucundan accuk tadıp hissettiğimden çıkartabildiğim kadarı bu.)
Önümüzdeki günlerde, hayatı algılayan kameranızda bir odak değişikliği hissederseniz ve bir anda kendinizi çevrenize şaşkın şaşknın bakıp, len cidden BİR'mişiz yahu demeye başlarsanız bilin ki bu farkındalık dünyaya yansımaya başlamış. Bu ayrıca da süper birşey. Katkısı olup da yolu açan her parçamıza sonsuz teşekkürler. :)
Hasan "Sonsuz" Çeliktaş
Herşey içimizde değil arkadaşlar, bizler HER ŞEYİN içindeyiz. Ruh bizim içimizde değil, biz ruhun içindeyiz. Tanrının içindeyiz. Evrenin içindeyiz. Zamanın içindeyiz. Bilincin içindeyiz. BİR'in içindeyiz. Çevremizde gördüğümüz her şey ama HER ŞEY de tıpkı bizim gibi BİR'in, ruhun, varoluşun içinde... Tümevarım ya da Tümdengelimle de olmuyor bu iş. TÜM ile oluyor ve bu farkındalık hayatınıza inmeye başladığında BİR'in ne olduğunu ucundan kıyısından yaşamaya başlıyorsunuz. O noktada da kendinizi akvaryum içinde yüzen bir balık gibi hissediyorsunuz. İnsanlık bilinci, ruhu, varoluşu denen bir bütünün parçası olarak ve çevrenizde gördüğünüz HER ŞEY'in BİR'in yansımaları olduğunu hissederek. İşte bu noktada da diğerini kabullenme çabaları, sürekli olarak "Benim burada neyi görmem gerekiyor" sorusu, "Biz BİR'iz" affirmasyonları bitiyor ve doğrudan BİR'i yaşamaya başlıyorsunuz. (En azından ucundan accuk tadıp hissettiğimden çıkartabildiğim kadarı bu.)
Önümüzdeki günlerde, hayatı algılayan kameranızda bir odak değişikliği hissederseniz ve bir anda kendinizi çevrenize şaşkın şaşknın bakıp, len cidden BİR'mişiz yahu demeye başlarsanız bilin ki bu farkındalık dünyaya yansımaya başlamış. Bu ayrıca da süper birşey. Katkısı olup da yolu açan her parçamıza sonsuz teşekkürler. :)
Hasan "Sonsuz" Çeliktaş
bu gün okuduğum bu yazıyı çok beğendim günümüzdeki insanların ego şişmesi sonucu burnu kaf dağında olmasına tahamül edemiyordum çok güzel anlatılmış bu yazıda ...Ben oluyum derken bencileşmemizi...kişisel gelişm adına yapılan yanlışlar...